Çin kültürü, Türkiye’de pek tanınmıyor. İki ülkenin kültürü arasında çok belirgin farklılıklar olsa da benzerlikler de azımsanmayacak kadar çok.
Çin ve Türk Kültürü arasındaki en büyük benzerlik aile yapısında ve arkadaş ilişkilerinde görülüyor. Ataerkil düşünceyi benimseyen çok kişinin yaşadığı iki ülkede de ailenin birlikteliği ve arkadaşlara destek olmak çok önemli. Ayrıca iki ülke insanı da tanıdıklarına karşı çok yardımsever ve misafirperverdir.
Çin kültürü ile Türk kültürü arasındaki benzerlikleri aşağıdaki alt başlıklar altında anlattım:
- Aile Yapısı
- Arkadaş İlişkileri
- Misafirseverlik
- Yardımseverlik
- Ataerkillik
- Kalıplaşmış Bilgiler
- Ay Takvimine Göre Bayramlar
- Yemek Tercihleri
- Marka Tutkusu
Aile Yapısı
Çin ve Türkiye birbirine binlerce kilometre uzaktaki iki ülke olsa da Türk ve Çinli aile yapısı birbirine çok benziyor.
Bayram günlerinden örnek vereyim. Başta Çin Yeni Yılı olmak üzere büyük bayramları Çinliler memleketlerinde aile büyükleri ile beraber geçirmeyi tercih eder. Her ne kadar son yıllarda bayramlarda tatile çıkanların sayısı armış olsa da Türkiye’de de bayramları akrabalarla geçirmek kültürün bir parçasıdır.
Çin ve Türk kültürleri devamlı aile olmak üstüne kuruludur. Çin’de aileler tıpkı Türkiye’de olduğu gibi çocukları kaç yaşına gelirlerse gelsin çocuklarına maddi yardım yapmaktan kaçınmazlar.
Geleneksel düşünceyi benimsemiş Çinliler’e göre bir ailede ne kadar çocuk olursa o kadar iyi. Şu an yaşı 50’nin üstünde olan Çinliler’in büyük bir kısmının 3-4 kardeşi var. Bu yaşlardaki kişiler de çocuklarına iki çocuk sahibi olmayı öğütlüyor. Benzer durum Türkiye’deki küçük yerleşim yerlerinde de geçerli.
Arkadaşlık İlişkileri
Çinliler için yeni kişilerle arkadaş olmak ve bu ilişkileri geliştirmek çok önemlidir. İster iş hayatında, ister özel hayatta Çinliler genel olarak arkadaşlık bağları kuvvetli olan kişilerle iş yapmaktan, onlarla vakit geçirmekten çok hoşlanırlar.
Türkiye de böyle değil mi? Türkiye’de de iş ilişkileri kurmaya çalışan kişiler ilk olarak arkadaşları ve tanıdıkları ile iş yapmaya çalışırlar.
Hafta sonlarını arkadaşlarıyla oyunlar oynayarak veya bir yerlere giderek geçirmekten hoşlanan kişilerin sayısı Türkiye’de de, Çin’de de çok fazla.
Misafirseverlik
Türkler ve Çinliler misafirlerini mutlu etmek için ellerinden geleni yaparlar. İki ülkede de eve gelecek misafirler için özel hazırlık yapılır. Misafirler için en güzel yemekler pişirilir ve misafirlerin yemeklerden bolca yemesi istenir. Misafirlerinin yemeklerden az yemesi iki ülke insanını da üzer.
Bir restoranda yemek yemek de mantık olarak iki ülkede aynı. Gerek Çinliler, gerekse Türkler misafirleriyle bir restorana gittiklerinde her ne olursa olsun misafirlerinin ellerini ceplerine atmalarına izin vermezler. Bu kadar yıldır Çin’de yaşıyor olmama rağmen Çinli arkadaşlarımla akşam yemeği yediğimde hala daha bana hesap ödetmemek için çabaladıklarına şahit oluyorum.
Yardımseverlik
Türkiye’de insanlar bildiğiniz gibi başkalarına yardım etmekten çok hoşlanır. Hatta bunu bir insani görev olarak da yapar.
Çinliler de bu konuda Türkler’den aşağı kalmaz. Özellikle de tanıdıkları kişilere karşı çok yardımcı olurlar. O nedenle Çin’de iken Çinliler ile arkadaş olmak Çin’de yalnız kalmamak açısından çok önemlidir.
Ataerkillik
Türkiye’de başta doğu bölgeleri olmak üzere birçok yerde ataerkil yapı hala devam etmektedir. Çin’in iç kesimlerindeki eyaletlerde de ataerkil, geleneksel bir hayatı benimseyenlerin çok olduğunu söyleyebilirim.
Bahsettiğim bu bölgelerde hem Türkiye’de hem de Çin’de aileler ilk olarak erkek çocuk ister. Bu istek Çin’de aşırıya kaçmış ve kürtajla alınan kız bebekler çok sayıda olmuş olacak ki, hamilelik döneminde bebeğin cinsiyetinin ailelere söylenmesi Çin Hükümeti tarafından yasaklanmış.
Kalıplaşmış Bilgiler
Hem Çin, hem Türk halkı yapı olarak araştırma yapıp işin doğrusunu öğrenmekten pek hoşlanmıyor. İki ülke halkı da eşten dosttan duyduklarına mutlak doğru kabul edip ona göre hareket etmeyi tercih ediyor.
Çin’de hiç bulunmamış bazı kişilerin Çin’de aslında neyin nasıl olduğunu bana öğretmeye çalıştığını hatırlıyorum. Aynı şekilde de Türkiye’nin haritada nerede olduğunu bile bilmeyen bazı Çinliler’in Türkiye’de aslında hayatın nasıl olduğunu anlattığını dahi duydum.
Ay Takvimine Göre Bayramlar
Hem Türkiye, hem Çin günlük yaşam için tüm Dünya gibi miladi takvimi kullanıyor; ama geleneksel bayramlar ay yılına göre belirleniyor. En büyük fark Türkiye’de hicri takvimin, Çin’de 12 hayvanlı Çin takviminin kullanılıyor olması.
Yemek Tercihleri
Türkiye’de ve Çin’de insanlar kendi ülkelerindeki yemeklerin Dünya’nın en lezzetli yemekleri olduğunu iddia ediyor. İşe damak tadı açısından bakarsak böyle düşünmeleri normal. Ama iki ülkede de çoğunluk başka ülkelerin yemeklerini denemeye dahi ilgi göstermiyor.
Çin dışına çıkıp Çin lokantaları haricinde hiçbir restorana gitmeden Çin’e dönen o kadar çok kişi var ki. Aynı şekilde Çin’e seyahat yapan Türkler’in de büyük çoğunluğu ilk olarak bulundukları yerlerdeki Türk lokantalarının yerini öğrenmeye çalışıyor.
Marka Tutkusu
Çin ve Türkiye’nin henüz tam gelişmiş ülkeler listesinde yer almamasından mıdır nedendir bilinmez; ama iki ülkede de ciddi anlamda marka tutkusu var.
İki ülke insanı için pahalı ürünler toplumsal statü anlamına geliyor. İki ülkede de azımsanmayacak kadar çok sayıda kişi pahalı telefon ve araba sahibi olmaları durumunda daha fazla saygı göreceğine inanıyor.
Sonuç
Bana sorarsanız bir Türk’ün Çin’deki yaşama alışması, bir Çinli’nin de Türkiye’deki yaşama alışması zor değil. Kültürel farklılıklara takılıp karalar bağlamak yerine benzerliklere bakıp hayatını yönlendirenler için iki ülkede de yaşamak çok keyifli olabilir.
Eğer buzdağının altına bakarsak aslında benzerlikler çok mikro ölçekte ortaya çıkabiliyor. Mesela benim en ilgimi çeken alışkanlıklardan biri misafir kalkışı. Genelde Avrupa’da ve Anglo Sakson ülkelerinde, birisi odaya girdiğinde, ya da önemli birisi girip çıktığında bile bazen bir selam, bazen kibar bir uğurlama sözüyle yetiniliyor. Fakat bizde geleni ayakta karşılamak hem adet hem de bir saygı ifadesiyse Çinliler’de de öyle. Hele bir de eğer yaşlı ya da itibarlı biri gelecek ya da gidecekse kapıdan geçirmeyi bile sayabiliriz benzerlikler arasına.
Kapıdan geçirme konusunda gerçekten çok hassaslar. Ben ne zaman bazı tanıdıklarımın evine gitsem illa ki bütün aile kapıya kadar beni geçiriyorlar. Hatta köylerde arabaya kadar benimle geliyorlar.
Çin kültürünü yakından tanımaya başlama fırsatını bulduğunuzda düşündüğünüzden çok daha yakın olduklarını da fark ediyorsunuz. Özellikle misafirperverlik, ağırlama gibi konularda birbirimize hayli benziyoruz. Çin’de uzun süreli kalıp bütün deneyimi henüz yaşayamama rağmen Türkiye’de vakit geçirdiğim Çinli arkadaşlarım bana o sıcaklığı epey hissettirdi. İleride kesinlikle lokal yerleri gezip misafirliği sonuna kadar yaşamak istiyorum.
Marka tutkusu konusunda ise taraflı olsa da kendi tecrübelerime dayanarak Çinlilerin bizi geçtiğini düşünüyorum. Çin’de yaşadığım en büyük şoklardan biri şüphesiz lükse ve gösterişe olan düşkünlüktü. Işıltılı alışveriş merkezlerinden hep elimiz boş çıkınca Türk arkadaşlarımla orta gelirli Çinlilerin nerelerden alışveriş yaptığını araştırmaya koyulduk ama aradığımız tarzda mağazaları bulamadık nedense, gerisin geri Uniqlo’ya döndük 🙂
Şu an yaşı 40’ın altında olanlar para harcamaya çekinmiyorlar. Pahalı kıyafetler, pahalı yemekler, pahalı evlerden hoşlanıyorlar. İlginç bir şekilde onların anne babaları ise tam tersini yaparak ellerinden geldiğince tutumlu bir şekilde harcama yapmaya gayret ediyorlar.
Merhaba, en önemli detayı unuttunuz. Kesinlikle batıl inançlar çok benziyor. Örneğin bi çocuğun üztünden atlarsak boyu kısa kalır gibisinden onların da çok batıl inançları var, totemleri var. 😉🙂