Bu sorunun cevabını verebilenlerin İngilizce’yi sorunsuz bir şekilde öğrenememeleri için hiçbir sebep yok. Zira varış noktasının nerede olduğunu bildikten sonra o noktaya varmak karambole bir yerden bir yere gitmeye çalışmaktan çok daha kolaydır.
İngilizce’nin 50’den fazla ülkede 400 milyondan fazla kişinin ana dili olduğunu çoğumuz biliyor. Buna ek olarak Dünya’da 900 milyondan fazla kişi de İngilizce konuşabiliyor.
Öte yandan internet sitelerinin %51.2’sinin İngilizce, sadece %1.6’sının Türkçe olduğunu da unutmamak lazım. Wikipedia’da bile 300 bin Türkçe makaleye karşılık olarak 5.5 milyon İngilizce makale var.
Eğitim için İngilizce
Eğitim deyince akla sadece okulda alınan eğitim gelmesin. Kendimizi geliştirebilmek için bilgilere ihtiyacımız var ki bu bilgilerin büyük bir çoğunluğu İngilizce .
Yurt dışında okumayı düşünenler için önemli bir detay. Yurtdışındaki üniversitelerde, dil eğitimleri hariç, okumanın en önemli şartlarından biri İngilizce biliyor olmak. Bunun için de TOEFL, IELTS gibi sınavlardan geçer not gerekiyor.
İş Hayatı İçin İngilizce
Bugünlerde iş ilanlarının çoğunda adayların ileri düzey İngilizce biliyor olması gerektiği belirtiliyor. Ama ilginçtir ki Türkiye’de İngilizce konuşma oranı sadece %9.
Aslına bakarsak İngilizce’yi firmalar istiyor diye öğrenmeye çalışmak yerine kendimiz için yapabileceğimiz en iyi yatırım olarak düşünerek öğrenmeye çalışmak en doğrusu. Öyle ki İngilizce bildikten sonra İngilizce bilen eleman arayan aynı şehirdeki firmaya ek olarak Dünya’nın herhangi bir ülkesinde iş verebilecek bir firma da bulunabilir.
Tabii ki yapılacak işe göre kullanılması gereken İngilizce miktarı değişebiliyor. Mesela turist rehberi olan bir kişinin neredeyse ekmeğinin tamamını İngilizce konuşarak çıkarması gerekirken, ticaret ile uğraşan kişilerin en az işlerini yapacak düzeyde İngilizce bilmeleri yeterli olabilir. Çevirmenlerin İngilizce dil yapısı ile ilgili her türlü detaya dikkat etmesi gerekirken, çok nadiren müşterilere çeşitli e-mail gönderme durumunda olanlar daha yüzeysel bilgilerle işlerini yapabilirler.
Öte yandan farklı işkollarının İngilizce’ye farklı bir şekilde yaklaşması da çok olağan bir durum. Örnek olarak İngilizce kullanarak doktorluk yapmaya devam etmek isteyen bir kişinin öğrenmesi gerekenlerle yurt dışı mahkemelerinde avukat olarak görev almak isteyen kişilerin öğrenmesi gerekenler birbirinden çok farklı düzeylerdedir.
Yurtdışı Seyahati İçin İngilizce
Sebebi her ne olursa olsun her geçen yıl daha fazla kişi yurt dışına çıkıyor. “Türkler heryerde. Nereye gitsem konuşacak bir Türk bulabilirim.” diyenler için kötü bir haber! Türkiye dışında yaşayan 7 milyardan fazla insanın sadece 4 milyonunu Türkler oluşturuyor. Bu da demek oluyor ki yurtdışındakilerle büyük çoğunlukla ya tarzanca, ya da İngilizce konuşarak bir şekilde anlaşmak gerekiyor.
Neden İngilizce Öğrenemiyoruz?
İngilizce’yi tam olarak öğrenebilmek için yıllar gerektiği herkesin bildiği bir gerçek. Bu doğrultuda İngilizce öğrenmeye çabalayanların sabırla kendilerini geliştirmeye geliştirmeye devam etmeleri gerekiyor. Bir elmanın ağaçtan düşüp yere ulaşmasına kadar geçen süre kadar kısa süre içinde İngilizce öğrenilebileceğine inanların kabul etmesi gereken bir gerçek var ki o da İngilizce’nin birçok yerde anlatıldığı gibi birkaç günde sular seller gibi öğrenmenin ne yazık ki mümkün olmadığı.
En kısa yoldan İngilizce öğrenmeye çalışanlar ister istemez ezberleme yoluna başvuruyorlar. Bunun nedeni kelime ezberlemenin verdiği ilerleme hissi. Ama İngilizce dahil hiçbir dil sadece kelime ezberleyerek öğrenilemez. Zaten adı üstünde “İngilizce öğrenmek”. Eğer ezberlemek gerekseydi “İngilizce ezberlemek” tabirini kullanırdık.
Ezberlenen ve nasıl kullanıldığı öğrenilmeyen kelimelerin %90’ı bir hafta içinde unutulur. Ardından da birçok kişi kendine “acaba bende mi bir sorun var” sorusunu başlamaya başlar. Sadece kelime öğrenmeye çalışmak yerine konuşmaya çabalamak hem özgüveni, hem de İngilizce seviyesini önemli ölçüde arttırabilir.
İngilizce öğrenmekte zorlanan ve “kafam artık almıyor” diye serzenişte bulunanların yaptığı en büyük yanlış, İngilizce ile ilgili her şeyi Türkçe’ye çevirmeye çalışmak ve Türkçe düşünerek İngilizce konuşmaya çalışmak.
Türkçe’yi Türkçe olarak, İngilizce’yi de İngilizce olarak kabul etmek gerekiyor. İki dili birbirine karıştırıp o şekilde konuşmaya çalıştıkça ortaya yepyeni bir dil çıkıyor ki böyle bir dile kimsenin ihtiyacı yok. İngilizce bir şey duyduğumuzda veya okuduğumuzda cümleleri çeviri yapmadan, göründükleri gibi algılamaya çalışmak ilk başlarda biraz zor gibi görülebilir. Ama bunu yaptıkça İngilizce öğrenme hızı artacaktır.
İngilizce Neden Zor?
İngilizce’yi “çok zor, deli saçması dil” olarak niteleyip İngilizce’den uzaklaşmak işin en kolay tarafı. Doğrusunu söylemek gerekirse zor olan İngilizce’nin kendisi değil. İngilizce’yi öğrenmeye çalışanlar İngilizce’yi zorlaştırdıkça ve canavarlaştırdıkça İngilizce öğrenmek zormuş gibi görünüyor. Dünya’daki bütün diller birbirlerinden farklı kurallar içerse de dil öğrenmenin mantığı her zaman için aynı. Bu da her dilin en zorlukta olduğu anlamına geliyor.
İngilizce öğrenme yolunda olan birçok kişi yaptıkları yanlışlara bakarak dili öğrenmekte çok zorlandıklarına inanmaya başlıyor. Siz de İngilizce öğrenirken çok yanlış yapıyorsanız doğru yoldasınız demektir. Yanlış yaptıkça doğrusunu öğrenmek kolaylaşır. Ama hiç yanlış yapmadan sadece birkaç kalıplaşmış kelimeyi kullanarak İngilizce konuşmaya çalışmak ilerleyen yıllarda İngilizce’nin hiç anlaşılamaması ve hiç konuşulamaması ile sonuçlanabilir.
Enfes bir yazı olmuş, tebrik ederim, bu konuya başka açılardan yaklaşan websiteme de göz atmanızı isterim, https://www.tercumeburosuankara.com.tr harika kaynaklar bulabilirsiniz…